-
Abortus imminens (düşük tehdidi)
Gebelik durumu oluştuktan sonra, kasıklarda ağrı ile beraber lekelenme şeklinde kanamaların mevcudiyeti düşük tehdidinin belirtisidir.
Tedavisinde kullandığımız progesteron içerikli ilaçların etkisinin efektif olmadığını düşünen yazarlar mevcuttur. Ancak düşük tehdidini önlemek için yapılacak sınırlı düzenlemeler mevcuttur. Bunlardan ilk ve en basiti yatak istirahati , ikincisi de progesteron içerikli ilaçlar ile rahimin kasılmasını engelleyerek, düşük olmasını engellemeye çalışmaktır.
-
Abortus (düşük)
Düşük 20. gebelik hafasından önce gebeliğin bozulması, anne karnında kalp atışlarının durması veya gebeliğin kanama ve parça düşürme ile sonlanması olarak tanımlanabilir. 12. gebelik haftasına kadar olan düşükler erken düşükler, 12-20. gebelik haftaları arasında olan düşüklere geç düşükler olarak değerlendirilir.
Klinik olarak tespit edilen gebeliklerin % 15-20 kadarı düşük ile sonuçlanır (spontan abortus).
Kimyasak olarak tespit edilen gebelikler de katıldığı zaman, yapılan çalışmalarda gebeliklerin % 50 ye varan yüzdeler ile düşük ile sonuçlanabileceği gösterilmiştir.
Tekrarlayan düşüklerin görülme sıkılığı % 0,5-1 oranındadır. İki kez ard arda düşük yapan hanımlarda, tekrar düşük yapma riski % 25 – 45 ‘dir. Sadece bir kez düşük yapan hanımlar, bir sonraki gebeliklerinde % 80-90 oranında normal bir gebelik sürdürüp, bebek sahibi olabileceklerdir.
Düşüklerde en sık görülen sebepler genetik kaynaklı kromozom anomalileri, anormal karyotipler olduğundan dolayı doğal bir selleksiyon, doğanın kendi dengesini kurması ve koruması olarak değerlendirilir.
Diğer düşük nedenleri enfeksiyonlar, uterin anomaliler, endokrin bozukluklar (annede diabet, tiroid hastalığı), otoimmün hastalıklar (antifossolipid sendromu,SLE), servikal yetersizlik, progesteron eksikliği, radyasyon, ilaçlar (sigara, alkol,kafein), şiddetli zayıf anne adayları olarak sayılabilir.
Düşük yapan hanımlarda yapılacak tedavi, en kısa sürede ve gerekli steril ortamlar sağlanarak, gebeliğin küretaj ve vakum yollarıyla sonlandırılmasıdır.
2 ve daha fazla düşük yapan hanımlar, gebe kalmadan önce gebelik öncesi danışma almalı ve gereken tetkikler ile önlemler alındıktan sonra gebelik planlanmalıdır.
-
Hiperemezis gravidarum (gebelikte bulantı-kusama)
Gebelikte hormonlardaki değişimler, özellikle gebelik hormonu olarak bildiğimiz Beta-hcG hormonundaki yükselmeye bağlı olarak, ilk 12 gebelik haftasında daha şiddetli olmak üzere bulantı ve kusmalar gözlenebilir. Bazı hanımlarda hiç bulantı-kusma şikayeti olmaz iken, bazılarında sadece sabah bulantıları, bazı hanımlarda beslenmeyi tamamen engelleyecek, sağlık problemleri yaşatacak kadar şiddetyli bulantı ve kusmalar görlebilir.
Hafif durumlarda, sadece az az ve sık sık, kuru ve tuzlu gıdalar ile beslenme şekli değiştirilerek şikayetler giderilebilir. Bulantı hapları bazen yararlı olabildiği gibi, çoğu zaman gebelerde daha fazla şikayete sebep olabilirler. Ağır vakalarda, hastaneye yatış, ağızdan beslenmenin kesilmesi, bulantı-kusmanın durdurulması,beslenme ve vitamin desteği için medikal tedavi planları yapılmaktadır.
Gebelik bulantıları genellikle gebeliğin 12. haftasından sonra kendiliğinden gerilemektedir.
-
Tiroid fonksiyon bozuklukları
Tiroid bezi hastalıkları, tiroid hormon bozuklukları hem gebe kalma sürecinde, hem de gebe kalındıktan sonra gebeliğin takibinde düşük tehdidi, düşük, erken doğum tehdidi gibi problemlere yol açabileceğinden kadın hastalıkları ve doğum pratiğinde önemli yere sahiptirler.
Gebelik öncesi danışma için gelen hanımlarda, tirod fonksiyon testleri yapılarak, bilinen bir tiroid hastalığının akibeti hakkında fikir sahibi olunurken, bilinmeyen bir tiroid hastalığı da gebelik öncesi tespit edilerek tedavisinin sağlanması ve gebelik öncesi planlamalar düzenlenmiş olacaktır.
Tiroid fonksiyon bozuklukları hipotirodi (tiroid bezinin az çalışması), hipertiroidi (fazla çalışması) , otoimmün tiroid hastalıkları olarak değerlendirilebilirler.
Hipertiroidi durumu düşük tehdidi, düşük ve erken doğum riski yaratabilecek bir durumdur. Kendi çalışmalarımda tespit ettiğim üzere düşük yapan hanımlarda en sık izlenen problem hipertiroidi durumu mevcudiyeti, tedavi edilmemiş veya hastalığın farkında olunmayışıdır.
Tiroid fonksiyonu ile ilgili bozukluklarda, gebelik mevcut ise genellikle 12. gebelik haftasından sonra tedaviyi düzenleyip gebelik sonuna kadar devam etmekteyiz.
Tirodi fonksiyonu bozukluklarının bir diğer önemi de, annedeki hormon düzeylerinin çok yüksek veya çok düşük olduğu durumlarda, anne karnındaki bebeği etklemesidir. Şiddetli tiroid fonksiyon bozukluğu olan hanımların bebekleri, doğar doğmaz gereken tiroid hormon testleri yapılarak kontrol altında tutulmalıdır. Konjenital hipotiroidi denen durum bebeğimizi, beyin fonksiyonları gelişimini kötü etkileyebilir, bu yüzdendir ki erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğu bir durumdur.
-
Glukoz intoleransı ve gestasyonel diabet
Gebelikte şeker hastalıkları anneyi etkilediği gibi, anne karnındaki bebeğin de neredeyse bütün sistemlerini metabolik olarak etkileyebileceği için çok önemlidir.
Gebelik, diabete yatkınlığı artıran bir durumdur. Bu yüzden hafif bir glukoz intoleransına sahip gebelerde gestasyonel diabet (gebeliğe bağlı şeker hastalığı), aşikar diabeti olan gebelerde ise hastalığın şiddetinde artış ve kontrolünde sıkıntılar çıkabilir.
Gebelik takibi sırasında, 24-26. gebelik haftaları arasında yapılan oral glukoz tolerans testi (OGTT) ile gebelikte şeker taraması yapılmaktadır. Sonuca göre OGTT’de problemi olan gebelerde, bozukluğun şiddetine göre sadece dietle şeker regülasyonu sağlanabileceği gibi, insülin ile tedavi edilmesi gereken vakalar da mevcuttur.
Kontrolsüz kan şeker düzeyi hem anne hem bebeğin hayatını tehlikeye sokabileceğinden, muhakkak gebelikte diabet mevcut ise tedavisi yapılmalı, bu grup hastalar sıkı takip edilmelidirler.
-
İdrar yolu enfeksiyonları (İYE)
Basit bir enfeksiyon gibi görülen idrar yolu enfeksiyonları, gebelikte bazen tahmin etmediğimiz ciddi sıkıntılara yol açabilirler.
Tedavi edilmeyen enfeksiyonlar, gebeliğin devam açısından,uterusu uyararak düşüklere sebep olabilirler. Anne açısından önemli olan ise tedavi edilmeyen enfeksiyonların komplike olması, kronik hal alması, sadece alt üriner sistemde basit bir enfeksiyon iken, enfeksiyonun böbrekleri etkileyecek düzeye ulaşmasıdır (pyelonefrit). Bu durumlar hem gebeliğin gidişatını, hem de annenin sağlığını etkileyecek önemli problemlerdir.
Basit idrar yolu enfeksiyonlarında sadece bol sıvı vererek sıkıntılar giderilebildiği gibi, bazı antibiotik tedavisinin yeterli olmayıp, hastaneye yatış ve takibin gerekli olduğu, yoğun tedavi gerektiren vakalar da mevcuttur.
-
Dış gebelik (ektopik gebelik)
Dış gebelik, gebelik komplikasyonları içinde en acil müdahale edilmesi gereken ve hayatı tehdit eden en ciddi durumlardan biridir.
Gebelik kesesinin rahimi içinden (endometrium) farklı bir yere yerleşmesi demektir. Rahim dışında yerleştiği bölgeler tüpler (tuba uterina-ampulla), yumurtalıklar (over) olabilir. Tüplerde ve diğer bölgelerde yerleşen gebelik ürünü, rahim duvarında mevcut olan kas kitlesi gibi, kuvvetli bir koruyucu ortam olmadığından belli bir zaman sonra, yerleşitiği tüpün duvarını yırtarak hayatı tehdit eden kanamalara sebep olacaktır. Dış gebelikte tanı hayatı tehdit edecek bir durum olmadan konulmalıdır.
Tedavi; erken dönemde, gebelik kesesi içinde fetus oluşmamış ise medikal tedaviler (metoteraxat) denenebilir. Ancak dış gebelik tedavisi gebellikle cerrahidir, hastanın genel durumuna göre laparoskopik cerrahi tedavi de uygulanabilir.
-
Gebelikte tansiyon hastalıkları (preeklampsi,eklampsi,HELLP sendromu)
Gebelikte yüksek tansiyon ile ilgili durumlarda yapılacak ilk değerlendirme gebelikten önce mevcut bir tansiyon hastalığı veya böbrek hastalığının varlığıdır.
Gebelikten önce mevcut olan hipertansiyon sebebpleri gebelik durumu ile yeniden başlayabilir veya şiddetlenebilir. Tedavi yöntemleri benzer olsa da gebeliğe bağlı olarak gelişen, hipertansiyon, vücutta yaygın ödem, kanama -pıhtılaşma sistemine bozukluklar, idrarda ciddi protein kaçağı ile seyreden hastalıklarda durum daha ciddi olabilir.
Gebelikte hipertansiyon hastalıkları; sadece tansiyonun yükseldiği, ek patolojilerin olmadığı hipertansiyon durumu, eşlik eden ödem, idrarda protein kaçağı, karaciğer enzimlerinde değişikliklerin olduğu preeklampsi, konvülzyonların (nöbet) eklendiği, bilinç bulanıklığının görüldüğü eklampsi, kanama- pıhtılaşma sisteminde bozukluklara bağlı hayati tehlike taşıyan HELLP sendromu olarak sınıflandırılabilir.
-
Kalp hastalıkları
Gebelik kan miktarında, kan akımında , kalp atım hızında, kalp debisinde artışlar gibi etkenlerle kardiyovasküler sisteme yüklenilen fizyolojik bir durumdur. Gebelikten önce, gizli-hafif veya ağır kalp yetmezliği olan hastalarda, gebelik sınırda olan dengeleri bozarak anneyi sıkıntıya sokabilecektir.
Kalp kapak hastalıklarında ise, ciddi darlıklar söz konusu değil ise, hafif kapak darlıkları ve/veya yetmezlikleri ciddi sağlık sorunları oluşturmayabilirler.
Kalp kapak hastalıkları konusunda; akut romatizmal ateş (ARA) gibi geçirilmiş ateşli hastalığı olan gebelerin, daha ilk vizitlerinde doktorlarına bilgi vermeleri çok önemli bir unsurdur.
-
Böbrek yetmezliği
Gebelik kronik böbrek hastalığı yaşayan hanımlarda, ciddi bir takip ve tedavi gerektirebilir. Gebelik birçok sistemde olduğu gibi böbreklerde de sınırda giden bir düzeni bozarak mevcut olan bir hastalığın şiddetini artırabilir.
Hipertansiyonun eşlik ettiği gebelik durumlarında da böbrekler protein kaçağının seviyesine bağlı olarak, hasar görebilecekleri için, bu hasta grubunda dikkatli ve çok titiz bir gebelik takibi yapılmalıdır.